
Üsküdar escort dar sokaklarında adımları yankılanan genç bir kadındı Zeynep. Henüz 24 yaşındaydı ama yaşam, onun omuzlarına 40 yılın yükünü bırakmış gibiydi. Saçları çoğu zaman dağınık, gözleri seks yorgun ve kalbi suskundu. Her sabah güneş doğmadan önce yola çıkar, Salacak sahiline yürür, gözlerini Kız Kulesi’ne dikip dalardı. Sessizlikte kendini bulur, kendiyle konuşurdu. Çünkü başka kimse dinlemiyordu onu.
Doğduğu köyde çocukluğu yoksullukla geçmişti. Ailesi kalabalık, geçim sıkıntısı büyük, hayallerse küçücüktü. Lise yıllarında öğretmeni olmak kondom istemişti ama okulu bırakmak zorunda kaldı. Babası hasta, annesi çaresizdi. İstanbul’a kaçtı. İlk başlarda garsonluk, sonra temizlik işleri derken, yaşadığı kötü bir ilişki sonucu kendini sokakta buldu.
Bir gün tanımadığı bir kadın ona “kolay para” teklif etti. Kabul etmek istemedi. Günlerce aç kaldıktan sonra, kendini istemediği bir hayatın içinde buldu. Üsküdar escort küçük bir bodrum katında yaşamaya başladı. Geceleri karanlık sokaklara karışıyor, gündüzleri kalabalıklarda kayboluyordu. Herkesin gölgesi oluyordu ama kimse onun varlığını fark etmiyordu.
Zeynep’in en büyük korkusu, tamamen yok olmak, hiç yaşamamış gibi unutulmaktı. Sahildeki yaşlı bir adamla seks zaman zaman oturup çay içmeye başladı. Adı Hakkı Bey’di. Emekli öğretmendi. Zeynep’e kitaplar kapalı getirdi. Konuştular, sustular, göz göze geldiler. Hakkı Bey ona şöyle demişti: “Hayat seni yaraladı ama hâlâ nefes alıyorsan, bir şeyleri değiştirme şansın var.”
Bu cümle Zeynep’in aklında günlerce kaldı. Küçük bir karar aldı: Bu hayat böyle gitmemeliydi. Kadın Dayanışma Derneği’ne başvurdu. Psikolojik destek aldı, meslek eğitimi kurslarına katıldı. Bir kuaförde çalışmaya başladı. Her gün aynaya baktığında biraz daha kendini görmeye başladı.
Bugün, Üsküdar sokaklarında hâlâ yürüyordu ama artık başı dikti. Geçmişi silinmemişti ama geleceği yeniden yazılıyordu. Ve en önemlisi artık gölge gibi değil, gerçek bir insan gibi hissediyordu kendini.