
Üsküdar escort sahilinde akşam rüzgârı eserken, Boğaz’ın tuzlu kokusu insanın içine işlerdi. Dalgalar iskeleye çarpar, martıların sesi geceye karışırdı. O kalabalığın içinde kimse fark etmezdi Elif’i.
Yirmi iki yaşındaydı, ama ufak memeli yüzündeki çizgiler ve gözlerindeki solgunluk, yaşını çoktan aşmış gibiydi.
Elif, Üsküdar escort arka sokaklarında, nemli duvarlı, küçük bir bodrum katında yaşıyordu. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesiyle hayata tutunmaya çalışmıştı. Annesi temizliklere gider, eline geçen üç beş kuruşla evi döndürmeye çalışırdı. Elif liseye kadar okuyabildi. Hayali bir gün hemşire olup annesini o yorgun hayattan kurtarmaktı.
Ama hayat, her zaman planladığın gibi gitmezdi.
Bir gün annesi hastalandı, hastane masrafları birikti. Elif ne kadar çalışsa da yetmiyordu. Kafelerde, mağazalarda, gündelik işlerde… Ama hiçbir iş borçları ateşli kapatmaya yetmedi. Sonunda bir akşam, çaresizlik içinde otururken tanıştığı bir kadın, ona “para kazanmanın başka bir yolunu” gösterdi.
O an sadece “birkaç günlüğüne” diye düşündü. Ama günler haftalara, haftalar aylara dönüştü.
Artık geceleri Üsküdar escort arka sokaklarında, sessiz adımlarla yürüyordu. İnsanların bakışlarından utanıyor, ama gözyaşlarını içine akıtıyordu. Sabah olduğunda eve dönüyor, aynada yüzüne bakamıyordu.
Her sabah kendine fısıldardı: “Bir gün bitecek, Elif… Bir gün bu karanlıktan çıkacaksın.”
Bir sabah, Kız Kulesi’nin karşısında durdu. Güneş yavaşça doğuyor, denizin üzerindeki ışık kuleyi altın gibi parlatıyordu. O an, içinden bir şey koptu. Sessizce ağladı. Çünkü Kız Kulesi de tıpkı onun gibiydi: yalnız, çevresinde kalabalıklar olsa da kendi sessizliğine mahkûm.
Ertesi gün, cesaretini toplayıp Üsküdar Kadın Dayanışma Derneği’nin kapısına gitti. Ellerinin titremesine rağmen içeri girdi. Oradaki kadınlar onu yargılamadı. Dinlediler. Sarıldılar. Ona “yeniden başlamak” kelimesinin ne demek olduğunu öğrettiler.
Bir yanıt yazın