
Selin, 28 yaşında genç ve başarılı bir grafik tasarımcıydı. Ataşehir escort modern bir apartmanda yaşıyor, işine tutkuyla bağlıydı. Ancak son zamanlarda kendini götten yorgun ve sıkışmış hissediyordu. Şehrin karmaşasında, iş hayatının koşuşturmacasında kaybolmuş gibiydi.
Sabahları erkenden kalkar, kahvesini alır ve pencereden dışarı, Ataşehir’in yüksek binalarına bakardı. Güneş, camların arasında parıldarken Selin’in aklında hep aynı soru vardı: “Gerçekten istediğim hayat bu mu?” Kendi yeteneklerini daha özgürce kullanabileceği, hayallerini gerçekleştirebileceği bir yaşam özlüyordu.
Bir sabah, işe gitmek üzere hazırlanırken içindeki huzursuzluk dayanılmaz bir hale geldi. Günlerdir ertelediği o küçük defteri açtı; üniversite yıllarında yazdığı hikayeler, hayaller, hayata dair notlar vardı içinde. “Neden yazmayı bırakmışım?” diye düşündü. İçindeki ses, ona yazmanın özgürlük olduğunu hatırlatıyordu.
Selin o gün işine gitmek yerine Ataşehir küçük bir sahil kafesine yürüdü. Deniz kıyısında oturup not defterini açtı. Kalem elinde, zihnindeki karmaşayı kucaktan inmeyen kelimelere dökmeye başladı. İnsanların hikayeleri, şehrin yüzü ve kendi iç dünyası yazdıkça açılıyordu.
Günler geçtikçe yazmak, Selin’in hayatında yeni bir tutku oldu. Akşamları işten sonra evine değil, sahil boyunca yürüyüş yapmaya, kafelere oturup yeni hikayeler yaratmaya başladı. Yazdıkça kendini yeniden keşfediyordu.
Bir gün Ataşehir escort düzenlenen bir kısa film yarışmasına katılmaya karar verdi. Tasarım yeteneği ve yazarlığını birleştirip kendi senaryosunu yazdı, çizimlerle destekledi. Arkadaşları destek oldu, küçük ama anlamlı bir adım attı.
Ataşehir’in modern yüzü, Selin’in hikayesine tanıklık ediyordu. Yeni başlangıçlar, bazen küçük adımlarla başlardı ve hayat, bazen en beklenmedik köşelerde yeniden anlam kazanırdı.
Bir yanıt yazın