
Asuman, sabahları erkenden uyanmayı severdi. Çekmeköy escort serin orman havası, ona çocukluğunda tattığı bir huzuru anımsatıyordu. Dar bir sokaktaki küçük bodrum katında yaşıyordu artık. Duvarlarında yatakta seven rutubet izleri vardı belki ama kapısını içeriden kilitleyebildiği bu ev, ona ait ilk yerdi.
Kırk iki yaşındaki Asuman, hayatta birçok şeyden vazgeçmişti ama tamamen pes etmemişti. Gençliğinde kurduğu hayaller, yıllar geçtikçe susturulmuştu. Ailesinin zoruyla evlendirildiğinde henüz on yedisindeydi. Kocasının ilk tokadını yediği günü unutamamıştı. O tokatla birlikte neye dönüştüğünü, kimliğini nasıl kaybettiğini izlemek zorunda kaldı. Yıllarca sustu. Bir gün çocukları için, başka bir gün “burası kaderim” diyerek dayandı.
Ama en sonunda içindeki küçük bir ses baskıya galip geldi. Bir sabah, hiçbir şey vip söylemeden çıktı evden. Yıllar sonra ilk defa kendini dinleyerek bir karar almıştı. Nereye gideceğini bilmeden yola koyuldu. Elinde bir çanta, içinde birkaç kıyafet, cebinde az biraz para… Metrodan inip rastgele bindiği bir otobüs, onu Çekmeköy escort getirdi.
Burası İstanbul’un kalabalığından uzak, ormana yakın, sessiz bir semtti. Asuman sessizliği seviyordu çünkü yıllarca gürültüde kaybolmuştu. İlk günler cimcif sokak sokak dolaştı, park banklarında oturdu. Bir gün, belediyenin kadın dayanışma merkezinin önünden geçerken içeri girmeye cesaret etti. İçerideki sıcak gülümsemeler onu sarstı.
Asuman zamanla atölyelere katıldı. En çok sabun yapımını sevdi. Ellerini kullanarak bir şey üretmek, ona hem gücünü hem de geçmişini hatırlatıyordu. Ürettikçe konuşmaya başladı. Sessizliği azaldı. Merkez sayesinde bir üretici pazarında tezgâh açtı. El emeğiyle yaptığı sabunları satmaya başladı. Her müşteriye sabunun içeriğini anlatırken, aslında kendi hayatını anlatıyor gibiydi: Zor, sabırlı ama sonunda güçlü.
Bir yanıt yazın